BUNALTI'dan
Bizden rahatsız olan bir varolanlar yığını,
ne birilerinin, ne ötekilerinin;
hiçbirimizin burada olmak için en ufak
hakkımız yok. Karışık ve belirsizce
tedirgin olan her varolan diğerlerine göre
kendini fazla hissetmektedir. Fazlalık, bu
ağaçlar, bu kafesler, bu çakıllar arasında
kurabileceğim tek ilişkidir. Boşuna kestane
ağaçlarını saymaya, onların yerlerini
belirlemeye, yüksekliklerini çınarlarınkiyle
karşılaştırmaya çalıştım: onların
herbiri,
içine sokmaya çalıştığım bu ilişkilerden
kaçıyor, yalnızlaşıyor ve taşıyordu. Bu
ilişkilerin (dünyanın yıkılışını
geciktirmek
için korumaya inat ettiğim ölçülerin,
niceliklerin, yönlerin ilişkileri) keyfiliğini
hissediyordum; artık şeyleri aşmıyorlardı.
Şurada, karşımda, biraz solda olan kestane
ağaçları fazlaydılar.
(...)
Ve ben, gevşek, edepsiz, iç karartıcı
düşünceleri sindiren, sallayan ben de
fazlaydım. Bitkiler arasındaki, bu çakıllar
üzerindeki cesedim, kanım fazlaydı.
(...)
Ve çürümüş beden onu içine alan toprak için
fazlaydı ve nihayet yıkanmış, derisi yüzülmüş,
dişler gibi temiz olan kemiklerim de
fazlaydılar: ebediyete kadar fazlaydım.
J.P.Sartre
|