M4'TEN AŞAĞI Ben! hayırlı evlat, Güney Galler'e giderken bu kez, içimde bir korku anamın kara haberini duyarım diye. Artık sık sık eksiliyor arkadaşlarının çoğu, teyzelerim, dayılarım da toprağa karşıyorlar birer birer. Anamın güzel yüzü sekseninci baharını göreli çok oldu. Saatlerle ilgili o sıkıcı fıkrayı anlatır her gelişimde. "Hay Allah!" derim, ya da "amma matrak," saçlarımın ağardığını hissederek, çünkü iki yüz kez dinlemişimdir bu budala öyküyü daha önce-- çoraplarına altın para gizleyen amatör futbolcularla ilgili fıkra gibi. Tawe suyu da daha hızlı, alabalık renginde akarmış o zamanlar, daha gerçek taşlar üzerinden; o zamanlar anamın anası Anabella da, öyle iyi konuşurmuş ki Gal dilini, "Doğru söyle kız," dermiş bütün köylüler. "Yahudi falan değilsin sen. Onlar Tevrat'tan çıkma, ama sen Patagontalısın!" M4'ten aşağı gidiyorum arabamla, önüme sıçrayıp dikiz aynasında küçülen köprülerin altından. Ystalyfera dumandan, Tanrı ise bilinen her şeyden daha uzakta. Bir ilahi değil ıslıkla çaldığım, anamın bildiği eski bir Yahudi havası. O da unutulacak. Dannie ABSE