ANTİLOP'LARIN
HAYATINDAN BİR SAHNE
Afrika'da çok antilop vardır;
bunlar çok sevimli ve
koşuya çok çabuk hayvanlardır.
Afrikada oturanlar siyah insanlardır, ama beyaz
insanlar da vardır; bunlar geçicidirler (kalıcı
değildirler), iş yapmaya gelirIer ve siyahların
kendilerine yardım etmesine ihtiyaçları vardır
: ama
siyahlar dansetmeyi yol ya da demir yolu yapmaya
yeğ
tutarlar; bu onlar için çok zor bir iştir,
hatta çoğu
zaman öldürür onları.
Beyazlar gelince, siyahlar kaçarlar çoğunlukla,
(Beyazlar onları kementle yakalar ve siyahlar
demiryolu ya da yol yapmak zorunda kalırlar ve
de
beyazlar onlara "gönüllü işçiler"
derler.
Çok uzakta oldukları ve kement de çok kısa
oIduğu
veya çok hızlı koştukları için
yakalanamayanlara,
tüfekle saldırılır ve işte bunun içindir ki
bazı
bazı dağda kaybolan bir kurşun, uyuklayan bir
antilop'cuğu öldürür.
O zaman; Beyazlarda da, siyahlarda da bir sevinçtir
gider, çünkü siyahlar hep çok kötü
beslenirler.Herkes
bağıra çağıra köye iner yeniden :
- Bir antilop öldürdük !
Ve bunun için bir curcunadır gider.
Siyah adamlar davullar çalar ve büyük ateşler
yakarlar, beyaz adamlar onların dansetmelerine
bakar
ve ertesi gün dostlarına yazarlar : "Büyük
bir
tam-tam oldu, çok başarılıydı!"
Yukarıda, dağda; antilop'un ana-babası ve
arkadaşları
hiç bir şey söylemeden birbirlerine bakarlar...
Birşeyler olduğunu hissederler...
... Güneş batar ve hayvanlardan her biri, ötekileri
endişelendirmemek için sesini yükseltmeye
cesaret
edemeden, kendi kendine sorar : "Nereye
gitmiş
olabilir, saat dokuzda döneceğini söylemişti...
akşam yemeğine."
Antiloplardan biri, bir kayalığın üzerinde
kımıltısız, köye bakar, çok aşağılarda,
çok uzaklarda,
vadide, minnacık bir köydür orası, ama çok
ışık var,
türküler, bağrışmalar... bir sevinç ateşi.
Antilop anladı insanlardaki bir sevinç ateşi
yakmanın
anlamını, bırakır kayalığını ve bulmaya
gider ötekileri.
-Onu beklemek gerekmez artık, onsuz yiyebiliriz
akşam
yemeğimizi...
O zaman tüm öteki antiloplar sofraya otururlar,
ama hiç
kimse aç değildir, çok üzgün bir yemektir bu.
Jacques
Prevert
|