xxx

Bir çılgının hayatı'ndan--


7. Resim sanatı

Birden irkildi. Bir kitapçıda Van Gogh'un tablolarından oluşan bir koleksiyona
bakarken oluverdi bu. Resim sanatıydı. Elbette bu Van Gogh'lar yalnızca fotoğraf
taklitlerdi. Ama yine de, kendi kendine yükselen bir şiddet hissetti satıhlarından
bu tabloların.

Bu şiddet dünyaya bakış açısını yeniledi sanki. Şimdi ağaç dallarının nasıl salındığını
görebiliyordu, bir kadının yanağındaki kavisleri.

Kasvetli bir sonbahar akşamı çevreliyordu şehri, bir yer altı geçidinin içinden yürüyüp
geçti. Bir at arabası duruyordu toprak setin biraz uzağında. Yürürken bir başkasının daha
önce buradan geçtiğini hissetti. Kimdi o? - Artık böyle bir soru onun için anlamsızdı.
yirmi iki yıllık belleğine, bir hayal düşer gibi oldu, bir Hollandalı, ağzında uzun saplı
bir pipo, kasvetli manzarayı parçalara ayıran bakışlarıyla.


8. Kıvılcımlar

Yağmur sırılsıklam ediyor asfalt yolu. Yağmur kudurmuş. Soluduğu, naylon yağmurluğunun
kokusunu sağanakta.

Gözlerinden önce bir elektrik kablosu bıraktı kendini mor kıvılcımlarla. Devinimleri
tuhaf.Ceketin cebine, bir dergide yayımlanması için yazdığı müsvetteyi sokuşturmuş.
Yağmurda yürüyor, yerdeki elektirik kablosuna dönüp bir kez daha bakıyor. Dikensi
kıvılcımlar yayıyor durmaksızın kablolar. Tüm insan varoluşunu göz önünde tutunca,
burada üzülecek hiçbir özel neden bulamıyor. Ama bu mor, çiçeklenen alev, -- bu korkunç
fişekler gökyüzündeki, onlarla birleşmek, hayatını vermek istiyor.


17. Kelebek

Su mercimeklerinin buğusuyla dolu rüzgarda, bir kelebek alevleniveriyor. Bir an için,
kurumuş dudaklarına, dokunuşu kelebek kanatlarının. Ama yıllar sonra dudaklarında, o
kanatların tozlu mührü parıldıyor hala.




30. Yağmur

Koca bir yatakta, havadan sudan konuşmak onunla. Yatak odası penceresinin ardında
yağmur yağıyor. Elbet çürüyüp gider nergis çiçekleri. Onun gözleriyse hala takılıp
kalmış aya. Ama onunla konuşmak yine de sıkıcı değil. Karnına baş koyup, sessizce bir
sigara yakıyor, ve günlerini nasıl harcadığını düşünüyor onunla tam yedi yıldır.

"Bu kadını seviyor muyum?"

Merak ediyor. Kendi yanıtını irdeleyen kendisine şaşırtıcı bir cevap:

"Ben hala benim."



47. Ateş-oyunu

Aydınlanıyor kızın yüzü. Bu tıpkı ince buzun üzerinde yansıyan gün ışığı gibi. Kızı
seviyor. Ama bu aşk değil. Vücuduna dokunmadı hiç, değmedi parmakları bile birbirlerine.

"Ölmeye çalışıyorsun, değil mi?"

"Evet - Hayır. Ölmeye çalışmak değil bu. Ama bunaltısı yaşamın."

Bu konuşmanın dışından yarın ölmeye bir karar çıkıyor.

"Biz buna Platonik İntihar diyoruz."

"İki-kere Platonik İntihar."

Yine de soğukkanlılığı ona olağanüstü geliyor.

Ryunosuke Akutagawa

xxx