BAHÇE Bahçede, yıllar öncesinde kalma gülüşmeler. Söğütlere asılı yanan fenerler. Şu dört kelimenin gücü, "Bir kadını sevdim ben." Adının yanına kazı bunu, taşın üstüne. Tanrı terketmesin seni ve korusun. Rudoso'da koşu yoluna çıkan o atlar! Şafakla çayırdan yükselen sis. Taraçadan bakınca, beliren mavi çizgileri dağların. Eskiden dokunabildiğin şeyler, dokunamayacağın kadar uzak. Ve bazı daha önemsiz şeyler için de tam tersi geçerli. Ne istersen ısmarla! Sonra topallayarak geçen adamı ara. O öder. Duvardaki çatlaktan Kidron vadisindeki ışıklarına bakardım gecekonduların. Ne kadar az uyunur o garip damların altında. Hayatı çok uzakta. Babamla dama oynuyorum. Sonra traş sabununu, fırçayla tası ve usturayı alıp arabayla memleket hastanesine gidiyoruz. Babamı seyrediyorum dedemin yüzünü sabunlayıp traş ederken. Sakar bir partner ölmekte olan beden. Saçlarında birkaç damla su. Tarlaların koyulaşan sarısı. Siyah, mavi nehirler. Yürüyüşe çıkıyorsan döneceksindir, değil mi? Er geç. Eriyip gidiyor mumun alevi. Harika. Leipzig'de, 1812'de gerçekleşmişti Goethe'yle Beethoven'ın buluşması. Gecenin geç saatlerine kadar Lord Byron'la Napoleon'dan söz etmişlerdi. Kadın yoldan ayrılmış ve sert toprakta yürümüştü ondan sonra. Eline bir değnek almış ve tozun üstünde oturacakları ve çocuklarını yetiştirecekleri evi çizmişti. Ördekler için bir havuz, atlar için de bir yer vardı çizdiğinde. Bunları ancak insanın kalbini durduracak, saçlarını diken diken edecek bir biçimde yazmak gerekirdi. Cervantes bir kolunu kaybetmişti İnebahtı Savaş'ında. Yıl 1571. Kürek mahkumlarıyla yapılan son büyük deniz savaşıydı bu. Ketchikan'da, Unuk ırmağı'nda som balıklarının sırtları kasadan geçerken sokak lambalarının ışığında. Öğrencilerle gençler ilahiler okumuşlar Astapovo'da Tolstoy'un tabutunu taşırken, istasyon şefinin evinin avlusundan alıp yük trenine yerleştirdiklerinde. İlahiler eşliğinde yavaş yavaş uzaklaşmış tren. Fora yelken ve her yerde aynı yıldızlar. Ama bahçe hemen penceremin dışında. Benim için kendini üzme, sevgilim, Bize verilen ipliği dokuyoruz biz. Ve ilkyaz benim içimde. Raymond Carver