BURADA Burada - kiraz çiçeğinin oradakinden daha koyu olmak istediği yerde Burada - o çiçeklere öyle olabilmeleri için yardım eden el. Burada - binip kum ırmaklarından yukarı seyrettiğim gemi: demir atmış yatıyor, senin serptiğin uykularda. Burada - anlamı, tanıdığım bir adam: şakaklarında, bir zamanlar söndürdüğü korların renginde kır serpintileri. Kadehini fırlatmıştı alnıma ve sonra, bir yıl geçince aradan, yara izini öpmek için dönmüştü. Dile getirmişti ilencini ve kutsamasını, bir daha hiç konuşmadı. Burada - yani akşamlarından beri, bir bulutla birlikte yönettiğiniz kent. Paul Celan