ELLERİN ZAMANLARLA DOLU... Ellerin zamanlarla dolu geldin bana - dedim ki: Artık kahverengi değil saçların. Bunun üzerine hafifçe acının terazisine bıraktın; benden ağırdılar... Sana gemilerle gelip yüklüyorlar, sonra satışa çıkarıyorlar hepsini şehvetin pazarlarında - Derinlerden geliyor gülümsemen, ben ise hafif kalan kefede ağlamaktayım. Ağlıyorum : Kahverengi değil saçların, denizi sunmaktalar sen onları dalgalandırırken... Fısıldıyorsun: Dünyayı doldurmaktalar benimle, Bense, bomboş bir yoldan başka bir şey değilim senin yüreğinde! Diyorsun ki: Kuşan yılların yapraklarını - zamanıdır artık gelip beni öpmenin! Ama yıllanan yaprakların aksine, artık kahverengi değil saçların. Paul CELAN