DÜNÜN YEDİ GÜNÜ VII Başlangıçlar, pişmanlıklar, güneşler Yedi günü dünün, sanki sonunda kapanarak, zamanı durduran sayı gibi sayılan yedi gün, zorlayan zamanı hiç kazmasın diye çukurunu, yedi gün yıllar arasından geçen ve bu ses aniden karar veren, yeter, başka biçimde sayılsın diyen, olabilirse eğer. Bu, hiçbir yerden gelen ses, nasıl yapmalı, yüreğim, duymamak için, her şey sessizliğe büründü, önce büyükler, bizi yaralayan, sonra küçükler ve ruhun gecesinin suskunluğunda aniden bir ses, korku gibi, sonra sevinç gibi sonra ölüm, sadece. Bu sabahı bana verin, erken saatlerini de sabahın, başladığında her şey, verin bana, lütfen, hafif ışıltısını dalların, bir esinti, fazlası değil, ve ben dünyaya gözlerini açan biri olayım ve bilinmeyen kimin gelip, kimin öldüğünü, biraz gökyüzü verin bana, ya da bu taşı. Çözecekler zincirlerimizi kızım, yürüyeceğiz sen ve ben çayırlarda, çiçekler toplayacağız sıradan, demet yapacağız istersen, kentten çok uzaklarda ve bazen kuşlar, çok yaşlı bir kralın, artık doğruyu doğru olmayandan ayırt etmeyi bilmediğinin öyküsünü anlataak ve biz güleceğiz kendimize, Cordelia. Hep önden giden ışık, elinden tutacağım senin, ve aniden, daha kolay olacak her şey ve insanlar, dil altında sertleşen sözcükler saydamlaşacak bizim için, mekanı olmayan ışık, durdun işte ve durdu acılarım da ve bekliyorsun beni. Kırmızı parmaklıklar ardında yaşamak ve uzun süre yaşlanmak istiyorduk, korkusuz insan olmak, tüm isteklerden arınmış ve sadece ağaçlar ve özsu söz edecek sizden, dahası, kımıltısız deviniminden saatlerin, ve sonra ölüm ıslak bir kabuk gibi, orada olacağız, açık gözlerimiz bir yaşam sadece kırmızı parmaklıklar ardında. Bir yaprak yırtılıyor, üç nota sessizliğin üzerinde, hemen hiçbir şey yok, çok erken, sabah ya da akşamdı, bilmiyorum artık, öyle çok yürüdüm ki, soluklanıp, dinleniyorum şimdi, her şey yolunda, gökyüzü orada, tepede duruyor, yedi yıldız sayıyorum. Claude Esteban