DÜNÜN YEDİ GÜNÜ III Sanki toz parçası sözü edilen Bekliyor muyum, bekleyen ben miyim kapının karşısında, ya da bir kapı ve ben onun önündeyim, hiçbir şey yok karşılamak için onu, sadece eller, ve kapı açılıyor ve o, gece şimdi desin, yağmur yağdığını, ama kalacağını söylesin ve masa hazır orada, ve ben önünde, biraz sabırsızlanan biri gibi. Sanki toz parçası sözü edilen ve duvarda artık var olmayan bu imge, ama bedenin kendi yasaları var ve düştüğünde, toprakta bir delik açar, sonra çıkagelir böcekler, yumuşak et paramparça, buzla dolu gözler ve bu çılgın savaş sanki söndürmek için varlığı. Ölünsün istemiyorum çevremde ve bu görmemek için harcanan korkunç bir çaba gibi, bilmeden kışın geldiğini usulca ve hareketler bakışlar silinir yinelenen o sözcüklerle ve kımıldamaz hiçbir şey öylece kalırlar orada hazır bulunmak için sadece. Bazen geçenler başkalarıydı, bizi görmüyorlardı, ama gölgeleri, ayrımında olmadan onlar, istekliydiler, bir tanrı barındırıyordu onları, daha yücelten, daha yeni yapan yıldızların izinde, bazen sadece ikimizdik ve sonra tek başına ve sonra zaman her şeyi engelleyen. Her şey bitecek, kapıyı kapatıyoruz, diyeceğiz, yarına kadar, iyi çalıştık sen ve ben uzun zamandır, her şeyin orada olduğunu söyleyeceğiz, evin içine yerleştirilmiş, eşyalar, yansımaları eşyaların, onlarla başkaları ilgilenecek, çünkü, pencerenin ardında vakit çok geç. Claude Esteban