xxx

FAUST'dan

(...)

Faust: Kapı mı çaldı? Gir.
Gene kim rahatsız ediyor beni?

Mefistofeles: Bunu üç kez söylemelisin.

Faust: Gir.

Mefistofeles: Bunu üç kez söylemelisin.

Faust: Gir, öyleyse!

Mefistofeles: Şimdi oldu. Umarım!
Aramızda sorun çıkmaz;
Bir asilzade olarak,
Kuruntularını dağıtmak için geldim:
Kızın altın işlemeli giysiler içinde,
Üstünde ipekten bir pelerin,
Şapkamda bir horoz tüyü,
Belimde kılıcım, uzun ve sivri,
Kısacası, sana öğüdüm,
Sende aynı kılığa bürün; böylece,
Bağlarından çözülmüş olarak özgürce,
Yaşamın ne olduğunu öğrenebilirsin.

Faust: Giysi ne olursa olsun,
Bu dar dünya da yaşamak, acı verir bana.
Yalnızca oyun oynamak içim yaşım geçti,
Dileksiz olmak için de fazlasıyla yaşlıyım.
Dünya daha ne verebilir bana?
Yoksunluk, yokluk, hep bunu çekeceksin!
Budur, yaşam boyunca her bir saatin,
Boğuk bir sesle yenilediği,
Herkesin kulaklarını çınlattığı,
Sonu gelmez teranesi.
Dehşetle uyanırım her sabah,
Tek bir dileğimi yerine getiren,
Bir gün görsem;
Küçük bir mutluluk sezgisini bile
Bencil bir eleştiriyle alçaltmayan,
Devinen gönlümün yarattığını,
Yaşamın bin bir çirkinliğiyle engellemeyen,
Tek bir gün geçirsem:
Acı gözyaşları dökerdim.
Gecenin karanlığı çökünce de
Korkuyla uzanırım yatağa,
Huzur, o zamanda yok,
Dehşetli düşer beni bekler.
Gönlümdeki Tanrı belki,
En derinlerimde kalanları devindirir,
Ama her gücün üstündeki bu güç,
Hiçbir şey çıkartmaz açıklığa.
Varolmak bir yüktür bana,
Ölüm ise hoş gelir,
Nefret ederim yaşamdan.

Mefistofeles: Ama gene de ölüm, gerçekten,
İstenilen bir konuk sayılmaz.

Faust: Ölüm,
Parlak zaferin şanlı defne tacını,
Şakaklarına sardığında,
Başdöndürücü bir danstan sonra,
Seni bir kızın kollarında yakaladığında,
O ne mutluluktur.
Aklımın yüksek kudreti,
Aklımın yüksek kudreti,
Keşke alıp götürse ruhumu.

Mefistofeles: Gene de, tanımadığımız bir kişi, o gece,
İçmemiştir koyu sıvıyı.

Faust: Casusluk yapıyorsun demek ki.

Mefistofeles: her şeyi bilmem belki ama
Çoğu şeyin farkındayım.

Faust: Tatlı, tanıdık ses,
Korkunç kargaşadan beni çıkarıp,
Çocuksu duygulardan arta kalanı,
Sevinçli zamanların vaadiyle,
Kaldırdıysa da,
Ruhu kuştan tuzak ve kandırmacaları,
Ve onu kör ederek, yaltaklanarak,
Bu yas dolu mağarada tutsak eden,
Bütün güçleri kahrediyorum!
Ruhun içine sarıldığı,
Kendi beğenmişliği kahrolsun.
Duyularımızı bırakmayan görünüşün,
Körleştiriciliği kahrolsun!
Kahrolsun düşlerin ikiyüzlülüğü,
Ünümüz ve adımızın sözde kalıcılığı!
Kahrolsun yaltaklanan mal mülk,
Kadın, çocuk, hizmetçi ve kul!
Kahrolsun hazineler vaadederek
Akıl almaz şeyler yaptıran,
Ya da tembel bir zevk için,
Yastığımızı hazırlayan Para Tanrısı!
Üzümlerin uyuşturan sıvısı kahrolsun!
En yüksek aşk, umut, inanç,
Her şeyden önce sabır kahrolsun!

Ruhlar Korosu: (görünmeden)
Eyvah! Eyvah!
Mahvettin güzel dünyayı,
Güçlü yumruğunla;
Parçalandı, düşüyor dünya!
Bir yarı-tanrı kırıp döktü onu!
Biz, alıp hiçliğe götürüyoruz,
Geriye kalan yıkıntıları,
Ve bu güzel için,
Ağıt söylüyoruz.
Dünyanın kudretli oğlu,
Muhteşem insan,
Dünyayı yeniden yarat,
Yeniden yarat onu gönlünde!
Yeni bir yaşam doğsun,
Açık ve zihinle,
Yeniden başla,
Yeni ezilen sesi yükselsin!

Mefistofeles: Bunlar benimkilerin,
En küçükleri.
Dinle,
Yeni haz ve eylemlere,
Seni nasıl da,
Ukalaca çağırıyorlar.
Açılmanı istiyorlar,
Koca dünyaya,
Çıkmanı artık,
Anlığını durduran,
Kanını donduran,
Bu yalnızlığın içinden.
Bir akbaba gibi yaşamını kemiren,
Bu üzüntülerle oynamayı bırak.
En kötü topluluğun içinde bile,
İnsanların arasında bir insansın;
Demek değildir ki bu,
Seni alçakların arasına atacağız,
Ben büyüklerden biri değilim.
Ama yaşama adım atarsan,
Benimle birlikte,
Sana söz veririm ki,
Emrinde olacağım her yerde,
Ve yoldaşın olarak,
İstediğini yapacağım,
Hizmetkarın, kulun olacağım.

Faust: Peki karşılık olarak,
Benden beklediğin nedir?

Mefistofeles: Vadenin dolması daha çok uzak.

Faust: Hayır, hayır.
Şeytan bencilin tekidir.
Ve Tanrı aşkına kolay kolay,
Kimseye yararlı bir iş yapmaz.
Şartlarını açıkça koy ortaya;
Bu türden bir hizmetçi,
Evi tehlikeye sokar,

Mefistofeles: Sana
Bu dünyadaki hizmet için bağlanırım,
İşaretin yeter, ben koştururum;
Öbür dünyada buluştuğumuzdaysa,
Sen aynı şeyi bana yapacaksın.

Faust: Öbür dünya umrumda değil;
Sen önce bu dünyayı yok et,
Ondan sonra diğerine bakarız.
Bütün sevincim bu dünyada,
Acılarımı dindiren güneştir benim;
Dünyaya veda edebildikten sonra,
Ne olursa olacaksa, bana vız gelir.
O uzaylarda insan sever mi, nefret mi eder,
Bir yukarısı, bir aşağısı kalır mı hala,
Bunlar beni hiç ırgalamaz.

Mefistofeles: Öyleyse cesaretin var demektir,
Benimle bir anlaşma yapmaya.
Sanatımı severek izleyeceksin yakında,
Hiçbir insanın görmediğini,
Vereceğim ben sana.

Faust:Zavallı şeytan, bana ne verebilirsin ki?
Yükseklere göz dikmiş insan bilincini,
Senin gibiler kavrayabilir mi hiç?
Sendeki gıda doyurmaz insanı,
Elindeki kızıl altın, cıva gibi
Avuç içinden akıp gider,
Senin kumar masalarında,
Kimse kazanmaz,
Daha sarılırken başkalarına bakar,
Göndereceğin kızlar,
Vereceğin itibarın tanrısal gururu,
Kuyruklu bir yıldız gibi,
Kayar gider;
Bunları mı sunacaksın?
Göster bana bakalım,
Koparılmadan çürüyen bir meyveyi,
Her gün yeniden yeşillenen ağacı!

Mefistofeles: Bu türden bir görev beni korkutmaz,
Sunabilirim öyle hazineleri.
Ama, arkadaşım gelmedi mi zamanı,
Dostluğumuzu sakin bir biçimde,
Kutlamamızın güzel bir sofrada?

Faust: Bir gün doygunluk içinde,
Tembel tembel uzanırsam yatağıma,
Sonum gelmiş olsun!
Gözümü boyayarak yalanlarınla,
Beni bana yutturabilirsen eğer,
İşte o gün, son günüm olsun!
Giriyorum bu bahise!

Mefistofeles: Tamam.

Faust: İşte elim;
Eğer yaşadığım bir an için desem ki:
Dur, geçme! Ne kadar güzelsin!
Hemen vur beni zincire,
Severek yok olup gidebilirim!
O zaman ölüm çanları çalsın,
Hizmetimden çıktın demektir bu,
Saatler dursun, yelkovan düşsün,
Zaman benim için bitmiş olsun!

Mefistofeles: İyi düşün,
Bu sözlerini unutmayacağız.

Faust: Buna sonsuz hakkın var;
Gafil bir kibirle konuşmadım,
Varolduğum sürece kul kalacağım,
İster senin ister başkasının.

Mefistofeles: Hemen bugün,
Yeni doktoranı yemekle kutlarken,
Hizmetkarın olarak yapacağım görevimi.
Ancak bir şey daha --ölüm var, kalım var,
Birkaç satır rica edeceğim.

Faust: Birde yazılı belge mi istersin,
Seni titiz adam!
Hiç mi bir erkekle,
Erkek sözüyle karşılaşmadın?
Yetmez mi göreceğim günler boyunca,
Söylenmiş sözümün sonsuz geçerliliği?
Dünya, vahşi bir hızla akıp giderken,
Beni verilmiş bir söz mü tutacak?
Ama bu delilik bir kez yerleşmiş yüreğimize,
Kim ondan kurtulmak ister ki?
Sadakatı katıksız olarak gönlünde taşıyana,
Ne mutlu!
Hiçbir özveri boşuna değildir onun için.
Ama kağıt parçası,
İmzalı ve mühürlü,
Herkesin korktuğu bir hortlaktır.
Daha kalemdeyken sözcükler ölür,
Ve kağıda balmumu egemen olur.

Ey kötülüğün ruhu!

Benden hangisini istersin:
Demir- mermer, parşömen, kağıt?
Keski, hakkak, kalem?
İstediğini seçmekte özgürsün.

Mefistofeles: Konuşurken ateşli abartmaları,
Ne kadar sevsen de,
Bir parça kağıt iyidir her zaman.
Küçük bir parçacık kanla,
İmza atarsın.

Faust: Eğer tümüyle tatmin olacaksan,
Bu saçma oyunu oynayalım.

Mefistofeles: Kan, çok özel bir sıvıdır.

Faust: Anlaşmayı bozacağımdan,
Bu kadar da korkma!
Bütün gücümle istediğim,
Zaten sana verdiğim sözdür.
Kendimi devaynasında görmüştüm;
Ama seninle aynı rütbedeyim.
Büyük ruh beni hor gördü,
Kapandı bana doğa.
Düşünce silsilesi kopukluğa uğradı,
Her türlü bilgiden iğreniyorum artık.
Duyularımızın derinliklerinde,
Közleşmiş duyguları söndürelim!
Büyü perdelerinin şimdiye dek gizlediği,
Bütün mucizeler artık bizim olsun!
Zamanın uğultularına atılalım,
Olayların akışına bırakalım kendimizi!
Böyle olunca işte, acı ve haz,
Başarı ve hayal kırıklığı,
Diledikleri gibi sökün etsinler;
Ancak eylemlerinde dur durak bilmeyenler,
Kendilerini erkekten sayabilirler.

Mefistofeles: Ölçü ve belirli bir hedef,
Söz konusu değildir senin için.
Her şeyin tadına bir bakmak,
Gerçekten bir şeyler yakalamak istediğimizde,
Ben yarasın diyeceğim sizin beğendiklerinize.
Yeter ki bulduklarınıza aptallaşmadan el atın!

Faust: Duydun ya, sevinçten söz eden yok.
Yalpalamaya adıyorum kendimi:
Acı dolu hazlara,
Aşkın nefretine,
Can veren hayal kırıklığına,
Ve bilgiye susamışlığımdan,
Kurtulmuş olan gönlüm,
Kendini bundan böyle,
Hiçbir kedere kapamayacaktır;
Bütün insanların kaderi neyse,
İçimdeki bende tatmaktır dileğim,
En yüksekte ve en derinde ne varsa,
Kavramak istiyorum tinimle;
İnsanların mutluluk ve kederini,
Gönlümde üst üste yığılıp, bendeki beni,
Onların benlerine eşit kılmak,
Ve sonunda, aynı onlar gibi,
Yıkılmak istiyorum ben de.

Mefistofeles: Ah, inan bana,
Binlerce yıldan beri,
Bu sert yiyeceği çiğneyip durdum,
Ama hiçbir insana rastgelmedim,
Beşikten mezara gidene kadar,
Bu eski hamur mayasını sindirmiş olsun!
Benim gibilere inan, bu bütün,
Ancak bir Tanrı, için yapılmıştır!
Kendisi,
Sonsuz bir görkemin içindeyken,
Bizi karanlığa attı,
Ve bütün bunların arasında,
Sizin işinize yarayansa,
Gün ve geceden başka bir şey değildir.

Faust: Ben gene de istiyorum!

Mefistofeles: Kulağa hoş gelen bir söz!
Yalnızca bir kaygım var:

Zaman kısa, sanat ise uzun.

Belki öğüdümü dinleyip,
Kendinizi bir ozan yerine koyarsınız,
Böylece de düşüncelere dalıp,
Bütün asil, nitelikleri,
Kendi onurlu başınıza yağdırırsınız:
Aslanın korkusuzluğunu,
Ceylanın hızını,
Bir İtalyanın ateşli kanını,
Bir Kuzeylinin karanlığını.
Böylece erersiniz sırrına,
Mertlikteki kurnazlığı birleştirmenin,
Ve bir plana uygun, kendinizi,
Sıcak gençlik duyguları içinde,
Sevdaya salmanın yolunu bulursunuz.
Eğer bunu yapabilen birini tanısam,
Ona Bay Mikrokosmos derdim.

Faust: Ben neyim peki, imkanı yoksa,
Bütün düşüncelerin dönüp dolaştığı,
İnsanlık tacını elde etmenin?

Mefistofeles: Sonuçta, neysen o’sun.
Başına,
Kıvırcık saçlı bir perukta taksan,
Ayağını,
Kaidelerle arşın arşın yükseltsen de,
Hep kimsen hep o olursun.

Faust: Fark ediyorum, boşuna,
İnsan tininin bütün hazinelerini,
Sürükleyerek kendimde topladım,
Ve sonunda baktığımda,
Bir milim bile yükselmemişim,
Sonsuza yaklaşamamışım hiç.

Mefistofeles: Sayın Bayım, sizin bakış açınız,
Olduğu gibi gösteriyor nesneleri.
Bu işi daha akıllıca yapalım,
Yaşam sevinci uçup kaçmadan önce.
Cellat aşkına! Senin değil mi,
Ellerin ve ayakların,
Kafan ve kaba etlerin;
Bunun yanısıra,
Taze taze tadına baktıklarımı,
Kendime katmış sayılmaz mıyım?
Eğer altı beygirin parasını,
Verebilecek durumdaysam,
Onların gücü benim olmaz mı?
Sanki yirmi dört bacağım varmış gibi,
Koşar durumum hiçbir şey eksilmez,
Onurlu bir adam olmamdan.
Haydi! Bütün düşüncelerini bırak,
Ve doğrudan atıl benimle dünyaya!
Benden sana söylemesi:
Kuramlarla uğraşan bir herif,
Kötü bir ruhun kurak bir çayırda,
Dolaştırdığı bir hayvan gibidir,
Çevrede güzelim yeşil otlaklar dururken.

Faust: Nasıl olacak bu iş;

Mefistofeles: buradan çekip gideceğiz işte.
Nedir bu işkence odası!
Nasıl bir hayattır bu?
Hem kendini hem öğrencilerini,
Sıkıntılara boğuyorsun!
Bu işlerle başkaları uğraşsın!
Sen yoksa saman mı döveceksin?
Zaten alabileceğin en iyi şeyleri,
Anlatamayacaksın çocuklara.
Dinle, hatta şimdi holden geliyor sesi,
Öğrencilerinden birinin!

Faust: Şu anda mümkün değil,
Onu göremem.

Mefistofeles: Zavallı çocuk,
Uzun zaman bekleyecek şimdi,
Eli boş geri çevirmeyelim onu.
Gel, bana ceketinle şapkanı ver;
Bu kılık pek güzel gider bana. (Üstünü değişir)
Bu işi kurnazlığıma bırak!
On beş dakikada tamamdır;
Sen de bu arada,
Yolculuk için hazırlanırsın.

(Faust çıkar.)

Mefistofeles: (Faustun uzun ceketiyle)
Unut artık akıl ve bilimi,
Bu en üstün güçlerini insanın;
Kendini,
Yanılsama ve büyülere bırak,
Yalancı ruhun desteğiyle,
O zaman benimsin işte-
Kader ona öyle bir tin vermiş ki,
Başedilmeksizin hep ileri atılır,
Ve fazlasıyla aceleci bu devinimde,
Yeryüzünün nimetlerini es geçer.
Sürükleyeceğim onu,
Vahşi yaşamın içine,
Ve önemsizliğin sığlıklarına;
O çırpınmalı dona kalmalı,
Faltaşı gibi açılmalı gözleri,
Ve kabaran iştahı için,
Doymak bilmeyen dudakları önünde,
Yitecek ve içecek uçuşmalı;
Boşuna yalvaracaktır,
Doyumsuzluğunu dindirmek için;
Kendini adamasaydı da şeytana,
Yok olup gidecekti zaten!

(...)

JOHANN WOLFGANG GOETHE

xxx