ŞAH ASIR 1: Yukel'in mektubu. Terkettiğim ülkeden geriye, üzerinde yattığım, seviştiğim, düş kurduğum bir yatağın hatırasını saklıyorum. Öleceğim, kesinlikle, galibin ülkesinde; ama ya rastlantı sonucu vatanıma geri dönseydim, o yatakta bir daha uyuyabilir, sevişebilir, düş kurabilir miydim? Paris, hafızamın zayıflayışıyla birlikte karanlığa gömülüyor. Paris bir kadın, benim nişanlım o, Sarah. Londra'da, o kaçmayı düşündüğümüz yerde, çöküyor çatılar. Yeni girdik on dokuz yaşımıza ve derin hayalleri aklaştıran kış, şimdiden, yanaklarımızın üzerini kaplıyor soğuk çimentosuyla. Mesimler inşa ediyor insanı; yaz, şafağın allıklarıyla; ilkbahar, taçyaprakları ve balla; sonbahar, sararmış yapraklarla. Ey sevgilim, elveda! En geniş han, celladınki. Heryerlerden gelen kurbanlar orada ağırlanıyor. Yol, tüm tutkumu çekip alacaktı; evrenim çatlıyor gölgeler yüzünden Sarah, ve alnım karşı çıkıyor sayılmaya. Ölüme daha iyi hazırlanmak için kısacık yaşamanın sıcaklığı. Bulutların kapladığı göğü seziyor gök. Okyanus burun deliklerine kadar mavi; böylece, köpek, görünmez efendisi yaklaşırken, boğazından bakışlarına dek insancılaşıyor. Çağırıyorum. Edmond Jabés