ŞAH ASIR 3: İçteki Dışarı. (Kitabın dalgalanan kapağı. Ne çok sayfa, belirli ya da silik, su içmekte olan hayvanların bıraktığı bir dolu iz. Yosun ve kaya elde etmeye çalışıyor seni. Gölge ve güneş sana ancak, insanın yalnızca bir an oyalanabileceği tam ortadaki ölümden geçerek ulaşır. Daldım dibe ve gördüm seni. Beni alıkoymadın. Yüzeye çıktığımda, sahile dek yüzdüm, orada, sırtüstü uzanıp, kulaklarım açık, kayıp okyanusun şarkısını söyleyen yıldızları dinledim.) Merkez kuyudur. Merkez çığlıktır, açık yara, anahtar. "Dalgaların yatışacağına inanma, diyordu Reb Fayah. Deniz kin tutar." "Nerede merkez? diye bağırıyordu Reb Madiés. Çekilen sular şahinin avını takip etmesine izin verir." Merkez belki de, sorunun yer değiştirmesidir. Çemberin imkansız olduğu yerde merkez de yoktur. ("Ölümüm kendimden gelse diyordu Reb Bekri, ben, hem halkanın kölesi hem de ara durak olurdum." "Ben" evrendir. "Sen" ise yankı. Yersiz, sessiz kimiz biz? - Benim sesim." Reb Neheim.) Kimbir merkez, belki de son engel, uç sınırdır. O zaman, her şey bize gecenin ucundan gelirdi, çocukluktan. Merkez eşiktir. Reb Naman şöyle diyordu: "Tanrı Merkez'dir; bunun için dinsizler O'nun varolmadığını söyledi, çünkü eğer bir elmanın ya da bir sitarenin merkezi, yıldızın ya da meyvenin kalbiyse meyva bahçesinin ve gecenin tam ortası nedir?" Fırtına da zaman da merkezi değiştirir; iyi ve kötü de. Ve Yukel dedi: Merkez bozgundur. Yaratıcı yaratımdan dışlandı. Evrenin görkemi. İnsan yaratırken yıkar. (Burada Yukel yatmaktadır, kitapta. Burada Sarah yatmaktadır, kitapta. Burada, kitapta, yazılarını tartıştığımız, yatmaktadır; mezarı olmayan, kitabı olmayan, ama kalemi asılı kaldığı beyaz uçurumun merkezi olan.) "Sesin benim sesimdir, çünkü ölümün benim eski ölümümdür." Reb Elfa. "Nerede merkez? - Külün altında." Reb Selah. "Sana ad veriyorum ve öl benim ardımdan." Reb Arad. Merkez yastır. Edmond Jabés