SELAM YARATANLARA Tanıklardan bir bulut. Kime? Neye tanıklar; Gökyüzünden gitmeyen o küçücük ateşe. Günlük aşı pişiren o koskoca ateşe. Ne varsa yeryüzünde bizi hatırlamasa bile Bizce anılıp kutsanan. Ne varsa biz öldüpümüzde Farkına varmayacak olan. Gene de Anlam ve kanat veren her geçen ana. Selam öyleyse Yaratanlara: sözlerden, eylemlerden Kitaplar dizenlere. Ne kadar koşan varsa O kadar yazanlara, nasıl büyürse bir aile Yüzlerini güneşe döndüren ayçiçeklerince, Ve bazan karartmalarda, hava saldırılarında Nasıl bir ada yaratırsa gecede yapılan şaka, Bazan da bir iyilik nasıl sararsa odayı, Evleri ve köyleri, bazan da hiç olmadık Bir vida sıkıştırmak, bıçakları bilemek Bir anlam kazanırsa, tıpkı gece yarısı Çan seslerini duynamk paylaşmaksa onları, Ya da ahir önründe adamcağızın biri Ihlamurlar diker de bütün bir cadde boyu Koklarsa çiçeklerini daha açmadan, yürürse Gölgeli kemerleri altından ağaçlar büyümeden, Yeşermeye başlarsa otlar, doğanlarla birlikte Yanında yürüyenlerden, nasıl nohut öğütür Kahve bulamayınca insan ve saldırılara Karşı durursa asker, analar gecelerce uykuyu düşünmeden Hayatı yoğururlar, madenciler gündüzün kuyulara inerse, Bir çocuk yaramaz uçurtmasını aldırışsız bir göğe Nasıl salıverirse, balıkçılar sallayıp oltalarını Balıkla oynarlarsa, işçiler çalışıp da nasıl övünürlerse Dökülen alın terinden daha gündeliklerini almayı düşünmeden, Atlılar nasıl sürerse atları atların üzerindeyken, Dağcılar nasıl tırmanırlarsa bir doruk orda diye, Ve hayat nasıl doğrulanırsa intihar ederken bile: Yaratmak budur işte. Yaratılm ey dostlar. Arınsın şu pis hava. LOUIS MACNIECE