MAYAKOVSKİ'NİN TUTKUSU Duyuyor musunuz? Duyuyor musunuz bu at kişnemelerini? Duyuyor musunuz? Duyuyor musunuz otomobillerin ulumasını? Bunlar yıkanmaya giden kentlilerdir Onun bereketinde. Bir insan bataklığı tüm. Sürüklüyor beni kalabalık rastgele bir yere şaşkın, süklüm püklüm. Dizginlere asılıyorum bense, eteklere, etekliklere. Bu gördüğüm de ne? Sen misin? Oraya mı götürüyorlar? Yalan, zındıkça bir küfür! Gözümün bebeğini kan bürümüştür kızıl feneri gibi kerhanelerin. Niçin sen ama? Dur! bildiğim daha tatlı zevkler var! Ulu ormanında kirpiklerin yok bir kımıldama. Dur! Geçti gitti bile... İşte oralarda, başı başlar üstünde. Işıldıyor kafatası, bir kundura dense yeri, dazlak, pırıl pırıl cilalı deri. Ancak son boğumu üstünde yüzük parmağının üç pırlanta yanında bir iki tüy var dikilmiş. Yaklaşıyor yosma, görüyorum. Eğiliyor öpmek için elini. Dudakları fısıldıyor küçük tüyler arasında birine "küçük flütüm" deyip, birine "küçük bulutum" üçüncüsüne de işitilmemiş, ünlü bir ad vererek yaratmakta olduğum. Vladimir Mayakovski