AMA BUNUNLA BİRLİKTE Frengililerin burunları gibi düştü yol, ırmağın duygululuğu tükürüksü akıp gitti. Apak iç giysilerini birden sıyırdı park ve ağladı haziranda, ayartık ve sevinçli. Gittim alanına tutuşmuş bir mahallenin başta, peruk gibi kiremit taşından. paniğe kapılmış insanlar, gördüler ağzımda yarı çiğnenmiş çığlığı ayağıyla çırpınan. Ama beni kargılamayacak, aşağılayamayacaklar, çiçekler atacaklar ardımdan bir peygamber gibi. anlıyor burunları kırık bütün onlar: ozanı olduğumu sizlerin. Korkuyorum meyhane döğüşü olmasından mahşerinizin! Tutuşan yapılar ve bütün o süprüntülerle taşıyacak orospular beni, sanki tapınacak şeymişim ve tanrıyı gösterecekler bağışlansın diye. Ve gözyaşı dökecek Tanrı yazdığım kitaba! Sözcük değil ama, ulanan kasınçlar yığını: ve dolaşacak göklerde şiirimle soluk soluğa ve soluğu kesik okuyacak tanıdıklara onları. Vladimir Mayakovski