BAKÛ Bakû rüzgar kenti sen iri kumlarını gözlere tüküren. Bakû yakılıp yıkılmış kent Balakan’ın soluğunu kesen. Bakû telden dalları duman yapraklarıyla. Bakû kapkara petrol ırmaklarıyla. Bakû düz damlı evleri kemerli burunlu insanlarıyla. Bakû hiç kimse toprağına yerleşmez eğlenmek amacıyla. Bakû bu dünyanın ceketindeki yağ lekesi. Bakû pislik deposu kent ama ben sana doğru sürüklenmekteyim ve öylesine bir sevgiyle koşuyorum ki sana doğru koşamaz Tibet’e bir derviş Mekke’ye Müslüman ve Kudüs’e hacca giden Hıristiyan. Şundan ki sende makineler solumakta ve titremektedir binlerce ve durmadan piston çarklarıyla. Her şey öpücüktür sende ardı arkası kesilmez sürekli bir öpücük boğuk ve soluk kesen yağa ve nefte. Kentin direncinden Göstermeyecek kaçmak yürekliliğini Birbirine zincirlenmiş gövdeleriyle Bakû’de alçakgönüllüce sarnıçlarda kıvrılarak yuvarlanan yılanlar bile. Evet güvenebilir ancak Geleceğe güçle başlayınca ülkeden ülkeye akmaya başkentlerin yüreğine Bakû’nun kanı koyu ve yapışkan. Vladimir MAYAKOVSKI