AFORİZMALARINDAN
SEÇMELER
İnançlar hakikat düşmanları olarak,
yalanlardan daha tehlikelidir.
Hoşlanmadığımız bir düşünceyi öne sürdüğü
zaman bir düşünürü daha sert eleştiririz.
Oysa, bizi pohpohladığında onu daha sert eleştirmek
uygun olacaktır.
Sahip olunması zorunlu tek şey var: Ya yaradılıştan
ince bir ruhtur bu, ya da bilim ve sanatlar tarafından
inceltilmiş bir ruh...
Tüm idealistler, hizmet ettikleri davaların her
şeyden önce dünyanın tüm öteki davalarından
üstün olduğunu düşünürler. Kendi davalarının
biraz olsun başarılı olması için, bu davanın
tüm öteki insan girişimlerine gerekli olan aynı
pis kokulu gübreye açıkca ihtiyacı olduğuna
inanmak da istemezler.
Bir kez yürünmüş bir yola düşenlerin sayısı
çoktur, hedefe ulaşan az ..
Küçücük bağışlarla büyük mutluluklar
kazanmak büyüklüğün bir ayrıcalığıdır.
İnsan, diğer insanlardan hiçbir şey
istememeye, onlara hep vermeye alıştığı
zaman, elinde olmadan soylu davranır.
Acıların bölüşülmesi değil, sevinçlerin bölüşülmesidir
dostluğu yaratan ...
Bir şeyden hoşlanmaktan söz edilir, aslında
doğrusu, bu şey aracılığıyla kendinden hoşlanmaktır.
Kendinden hiç söz etmemek çok soylu bir ikiyüzlülüktür.
Hakikatin temsilcisinin en az olduğu zaman, onu
dile getirmenin tehlikeli olduğu zaman değil,
can sıkıcı olduğu zamandır.
Doğa bize aldırmadığından, doğanın ortasında
kendimizi öyle rahat hissederiz ki ...
Uygarlaşmış dünya ilişkilerinde herkes, hiç
değilse bir konuda kendini başkalarından üstün
hisseder. Genel iyiyüreklilik buna dayanır.
Çünkü, durum elverirse herkes yardım edebilir,
o halde bir utanç duymaksızın bir yardımı da
kabul edebilir.
Yapacak çok şeyi olan insan inançlarını ve
genel düşüncelerini hemen hemen hiç değiştirmeksizin
korur. Aynı şekilde, bir ülkünün hizmetinde
olan her insan ülkünün kendisine artık hiç
kulak asmaz; onun buna zamanı yoktur. Demem şu
ki, ülküsünün hala tartışılabilir olmasından
yana olmak çıkarına aykırıdır.
İnsan dilediği kadar bilgisiyle şişinip
dursun, dilediği kadar nesnel görünsün, boşuna
! Sonunda her zaman ancak kendi yaşam öyküsünü
elde edecektir.
,
İnsanların tarih boyunca farkına vardıkları
aşılmaz zorunluluk, bu zorunluluğun ne aşılmaz
ne de zorunlu olduğudur.
Bugün artık kimse ölümcül hakikatlerden ölmüyor;
çok fazla panzehir var.
Uygarlık tarafından yokedilme tehlikesiyle karşı
karşıya olan bir uygarlık çağını yaşıyoruz.
Sevilmiş olma isteği kendini beğenmişliklerin
en büyüğüdür.
İnsanları şiddetle kendi üzerine çeken, bir
oyunu her zaman kendi lehine çevirmiştir.
Çok düşünen ve uygulamalı düşünen, kendi
maceralarını kolayca unutur, ama başından geçenlerin
çağrıştırdığı düşünceleri hiç unutmaz.
Biri kendi düşüncesine bağlı kalır; çünkü
ona kendi kendine ulaşmış olduğunu sanır. Öteki
ise, onu zahmetle öğrendiği ve onu anlamış
olmakla övündüğü için bağlıdır düşüncesine.
Sonuç olarak, her ikisi de kendini beğenmişlik
...
İçine doldurulacak çok şey olduğu zaman, günün
yüzlerce cebi vardır.
Bir düşmanla savaşarak yaşayan kişinin, düşmanını
hayatta bırakmakta yararı vardır.
Açıklanmamış karanlık bir konu apaçık bir
konudan daha önemli sanılır.
Sadece karşıtları cansıkıcı olmayı sürdürdükleri
için, arada bir, bir davaya bağlı kalırız.
Bir insan kendini hep çok büyük işlere adadığında,
onun başka bir yeteneğinin olmadığı pek görülmez.
Açıkça büyük amaçlar tasarlayan ve daha
sonra bu amaçlar için oldukça yetersiz olduğunu
gizlice kavrayıveren kimse, çoğu zaman bu amaçlardan
vazgeçecek kadar da güçlü de değildir. İşte
o zaman ikiyüzlülük kaçınılmazdır.
Gür ırmaklar kendileriyle birlikte bir çok çakıl
ve çalı çırpıyı da sürükler; güçlü
ruhlar da bir çok aptal ve mankafayı.
Bir insanın gerçekten ele almış olduğu düşünce
özgürlüğü ile, onun tutkuları ve hatta
arzuları da gizli gizli kendi üstünlüklerini
göstereceklerini sanırlar.
Bir insan yoğun ve kılı kırk yararak düşündüğü
zaman, sadece yüzü değil gövdesi de çekinceli
bir havaya bürünür.
Ruh arayanda, hiç ruh yoktur.
İnsan yığınlarının davranış biçimlerini
önceden kestirmek için, onların güç bir
durumdan kendilerini kurtarmak için hiçbir
zaman çok önemli bir çaba göstermediklerini
kabul etmek gerekir.
İnsan kahkahalarla güldüğü zaman, kabalığı
ile tüm hayvanları geride bırakır.
Eylem ve vicdan genellikle uyuşmazlar. Eylem, ağaçtan
ham meyveleri toplamak isterken, vicdan onları
gereğinden çok olgunlaşmaya bırakır, ta ki
yere dökülüp ezilinceye kadar.
Aşk ve nefret kör değillerdir; ama
kendileriyle birlikte taşıdıkları ateş yüzünden
kör olmuşlardır.
İnsan hatasını bir başkasına itiraf ettiğinde
unutur onu; ama çoğu kez öteki kişi bunu
unutmaz.
Alev, başka şeyleri aydınlattığı kadar aydınlatmaz
kendini. Bilge de böyledir.
Bir konu hakkında hazırlıksız sorguya çekildiğimizde,
aklımıza gelen ilk düşünce çoğu zaman
bizim kendi düşüncemiz değildir; ama bizim sınıfımıza,
konumumuza ve soyumuza ait olan sıradan bir düşüncedir
sadece. Öz düşünceler pek ender olarak su yüzüne
çıkarlar.
Bizzat kendimizde olan bir değeri övdüğü, okşadığı
zaman mucizeyi de, usdışını da kabul ederiz.
Yarı-bilim tam bilimden daha üstündür. O,
sorunları olduklarından daha kolay görür ve
bununla görüşünü daha anlaşılır, daha
inandırıcı kılar.
Çok düşünen partici olmaya uygun değildir; o,
parti arasında düşüncesini çok çabuk sızdırır.
Kötü belleğin iyi tarafı, aynı şeylerden
bir çok kez, ilk kez gibi yararlanmaktır.
Bir kurbanın yoldaşı o kurbandan daha çok acı
çeker.
Nietzsche
|