..... Masalsı bir operaya döndüm : bütün yaratıkların bir mutluluğun kurbanı olduklarını gördüm : eylem hayat değil, ama bir gücü savunma daha çok, bir sinirlilik. Beynin bir kusuru aktöre dedikleri de. Her yaratıkta varlığını ona borçlu birçok başka hayat var gibi geldi bana. Bu bay ne yaptığını bilmiyor: bir melek kendisi. Bir enik sürüsü şu aile. Birçoklarının karşısında, yüksek sesle, onların öbür hayatlarının biriyle konuştum bir an. Bir domuzu sevişim de böyle oldu. O çılgınlık dümenlerinin -hapsedilen çılgınlık- hiçbirini unutmadım: hepsini bir bir sayabilirim, tümünü biliyorum. Sağlığım tehlikeye düştü. Yılgı bastırıyordu. Günlerce uyudum durdum, sonra kalktım, ama en pisi sürüp duruyordu düşlerin. Miyadım dolmuştu, güçsüzlüğüm bir belalı yoldan acunun ve o gölgeler, kasırgalar ülkesi Cimmérié'nin o sınır boylarına sürüklüyordu beni. Beynime üşüşmüş büyüleri oyalamak için başımı alıp gitmem gerekti. Bir pislikten beni arıtmalı diye bağlandığım denizde, o avuntu haçını yükselirken görüyordum. Ebemkuşağıyla cehennemlik olmuştum. Mutluluk alınyazım, yürekkaram, kurdumdu benim; biter tükenir şey değildi yaşamım, gücün, güzelliğin uğruna harcamakla. Mutluluk! Onun o öldüresiye tatlı diş'i, en karanlık kentlerde horoz öterken beni uyarıyordu... ... rimbaud