VARLIK
VE HİÇLİK'den
(...)
"Kendi-için" varolmak, "kendi-içinde"yi
hiçleştirmektir. Bu koşullarda, özgürlük bu
hiçleştirmeden başka birşey olamaz. Onun aracılığıyla
"kendi-için" özünden olduğu gibi
varlığından da kurtulur, onun aracılığıyla
her zaman kendisinden sözedebilecek şeyden
farklıdır, çünkü en azından bu adlandırmadan
kurtulan kişidir ve ona verilen addan, ona tanınan
sahiplikten ötede olan kişidir. "Kendi-için"in
olduğu şey olmak olduğunu söylemek, olduğu
şey olmayarak olduğunu söylemek, onda varoluşun
özü, özün varoluşu öncelediğini ve koşullandırdığını
söylemek ve Hegel'in formülüne göre "öz
daha önce olmuş olandır" demek, tek ve
aynı şeyi söylemektir. Aslında, eylemimi
canlandıran güdülerin bilincinde olduğum
olgusuyla, bu güdüler çoktan bilincim için aşkınsal
nesnelerdir, dışarıdadırlar; faydasızca
onlara yapışmaya çalışacak mıyım; varoluşumla
ondan kurtuluyorum. Her zaman özümün ötesinde,
eylemimin nedenlerinin ve dürtülerinin ötesinde
varolmaya mahkumum; özgür olmaya mahkumum. Bu,
özgürlüğüme kendisinden başka sınırlar
bulunamayacağını veya özgür olmaktan vazgeçmekte
özgür olmadığımız anlamına gelir.
(...)
İnsan özgürdür çünkü kendi değildir,
kendine karşı bulunmadır. Olduğu şey olan
varlık özgür olamaz. Özgürlük tam da, insanın
kalbinde olmuş olan ve insanın gerçeğini
olmak yerine oluşmaya zorlayan hiçliktir. İnsan
gerçeği için varolmak seçmektir: hiçbir şey,
alabileceği veya kabul edebileceği, ne içeriden,
ne de dışarıdan ona gelmemektedir. İnsan gerçeği,
hiçbir türde hiçbir yardım olmadan, en küçük
ayrıntıya kadar kendini oluşturmanın dayanılmaz
zorunluluğuna tamamen terkedilmiştir. Böylece,
özgürlük bir varlık değildir; insanın varlığıdır
yani onun varolma hiçliğidir.
(...)
İnsan bazen özgür, bazen köle olamaz; insan,
her zaman ya tam özgürdür, ya da değildir.
(...)
Jean
Paul Sartre
|