BİR ŞEHRİN DÜŞÜŞÜ Duvarlardaki bütün afişler Sokaklardaki bütün bildiriler Yırtılıp parçalanmış ya da boyaları akıyor yağmurdan, Yazıları silinmiş gözyaşlarıyla, Gövdesinden soyulan deriler Yengi kazanmış kasırgada. Ayakların inlettiği, tunç gırtlakların kükrediği Salondaki bütün o kahramanların adları, FOX ile LORCA'nın tarihe dönüştüğü duvarlarda, Şimdi öfkeyle bir bir silinmiş Ya da toza teslim etmişler tozlarını, Altın övgülerden yoksun bırakılmışlar. Bütün o nişanlar ve selam duruşlar Göğüslerden ve ellerden koparılmış Ya üstlerindeki insan çullarıyla bir yana fırlatılmış Ya da aklın en derin çukuruna atılmış Bir gülümsemeyle kıyıya sürüklemiş galipleri getiren dalgaların akıntısında. Öğrenilen bütün dersler, unutulmuş; Okumayı öğrenen gençler, şimdi Kör ediyorlar gözlerini eskimiş bir filmle; Kendini eşeğin anırmasına kaptırmış köylü Yeniden tökezleyen bir türkü tutturmuş; Artık yalnız unutmayı hatırlıyorlar. Ama bir yerde bir sözcük direniyor Bir kafatasının o yüce kapısında, ve köşesinde Parıltısı karartılmaz bir gözün Bir ihtiyarın belleği sıçrıyor bir çocuğa - Bir kıvılcım o güç dolu günlerden, Ve çocuk acıklı bir oyuncak gibi saklıyor o kıvılcımı. Stephen Spender