MAKİNE Karanlık kemirdi seni. Ve ezilmek Korkusu. "Dev, kara bir makine", "Hiç aldırmadan öğüten Değirmentaşı koşulların." İzledikten sonra Turuncu günbatımını bunları Yazmıştın sayfaya. Bu sözcükler sana ulaşmıştı Benim yerime. Büyü yaparcasına sağlamaya çalıştığında Merdivenlerden çıkıp sana gelmemi, bu dehşet Gelmişti yalnızca. Bu arada ben Büyük bir olasılıkla öylece oturuyordum, Belki Lucas'la, amaçsız, Amaçsız olduğu kadar köpeğimin. Ama köpeğim falan yoktu. Gerçek bir köpek Gözlerini hiçbir şeyin görünmediği bir noktaya dikip Tüyleri diken diken bakakalabilirdi, Anne-Babanın garip ve korkunç maskesi, Yarı taş ocağı, yarı hastane ve bütünüyle O ezip geçen arabası Juggernaut'un*, yazılmamış şiirlerinle dolu, Tek bir hava dalgası olmaksızın, görünmeden yaklaşırken bana doğru Hiç kıpırdamayan söğütlerin arasından. Araba usulca pub'ın duvarından geçer, Biramı bir dikişte bitirir Ve karanlık ağzını açıp alırdı beni İçindeki o öteki dünyaya, Evimi bulacağım. Ve çocuklarımı. Ve hayatım Sonsuza dek çıkmaya çalışmak o artık taş olan merdivenlerden O artık kırmızı olan kapıya doğru, Senin kendin olarak açacağın Hala konuşmaya vakit varken. * Eskiden Hindistan'da kalabalık törenlerde heykeli bir arabanın üzerinde gezdirilen, onlarca insanın da arabanın altında kalıp ezildiği bir Hint tanrısı. Ted Hughes