HAZİN GONDOL NO:2 I İki yaşlı adam, kayınpeder ve damat, Liszt ve Wagner, Grand Kanal'a yakın bir yerde dokunduğu her şeyi Wagner'e dönüştüren bir adamla, Kral Midas'la, evlenen o huzursuz kadınla birlikte kalıyorlar. Denizin yeşil serinliği sarayın tabanını zorlayıp kendini gösteriyor. Wagner yüzünden tanınıyor, o ünlü Mr.Punch proili beyaz bir bayrağın önünde her zamankinden daha kaygılı. Hayatlarının ağır yükünü taşıyor gondol : iki gidiş-dönüş, bir yalnız gidiş. II Birden rüzgardan açılıyor saray pencerelerinden biri ve o anda cereyandan yüzlerini buruşturuyorlar içerdikiler. Dışarda, suların üstünde, iki haydutun çektiği tek kürekle ilerleyen çöp gondolu beliriyor. Liszt öyle ağır bir kaç nota yazmış ki incelemek üzere Padova'daki Maden Enstitüsü'ne gönderilse yeridir. Yere düşen göktaşları! Yerde kalmayacak kadar ağır, ancak bata bata geleceğin içinden Nazilerin yıllarına kadar inebilirler. Geleceğin yere çökmüş taşlarıyla iyice yüklü gondol. III 1990'a açılmış gözetleme delikleri. 25 Mart. Litvaya'yla ilgili huzursuzluk. Büyük bir hastaneye gidiyorum düşümde. Çalışan kimse yok. Herkes hasta. Aynı düşte, düzgün cümleler kuran yeni doğmuş bir kız çocuğu. IV Liszt, belli bir yaşa gelmiş damadının yanında, güvelerin yediği bir Grand Senyör. Bir maske bu. Değişik maskeleri deneyen ve bir yana bırakan deniz bunu uygun görmüş ona. Yüzünü göstermeden araya girmek, insanları ziyaret etek isteyen deniz. V Peder Liszt alışkın kendi bavulunu taşımaya çamurda ve güneşli havada ve ölme zamanı gelince, kimse karşılamayacak onu istasyonda. Oldukça iyi konyak kokulu ılık bir rüzgar alıp götürüyor onu işinin ortasında. Başını işten alamıyor hiç. Yılda ikibin mektup! Eve gidebilmek için yanlış yazdığı sözcüğü yüz kere yazmak zorunda kalan öğrenci. Hayatla iyice yüklü gondol, yalın ve siyah bir gondol. VI Gene 1990. Düşümde arabamla 200 kilometre gittim boşuna. Sonra her şey büyüdü. Sağır edercesine şakıdı tavuk büyüklüğünde serçler. Düşümde piyano tuşları çizdim mutfaktaki masaya. Sessizce piyano çaldım. Dinlemeye geldi komşular. VII Sonunda bir şey söyleme fırsatı veriliyor Parsifal'in başından sonuna kadar sessiz duran (ama dinleyen) piyanıya. iç çekişler... sospiri... Bu akşam, Liszt çalarken deniz Pedalına basıyor, öyle ki, denizin yeşil gücü yükselip döşemeyi aşıyor ve binanın bütün taşlarına akıyor. İyi akşamlar, güzel deniz! Hayatla iyice yüklü gondol, yalın ve siyah bir gondol. VIII Düşümde okula başlayacakmışım, ama geç kalmışım. Herkesin yüzünde beyaz bir maske vardı sınıfta. Öğretmenin kim olduğunu anlamak olanaksız. Thomas Tranströmer