KARA DAĞLAR Bir sonraki dönemeçte dağın soğuk gölgesinden kurtuldu otobüs, güneşe çevirdi burnunu ve tırmanmaya başladı homurdanarak. Tıka basa doldurmuştuk otobüsü. Diktatörün büstü de oradaydı, gazete kağıdına sarılı. Ağızdan ağıza dolaşıyordu bir şişe. Ölüm, doğuştan var olan o leke, giderek büyüyordu hepimizin üstünde, kiminde hızlı, kiminde yavaş. Dağların doruğunda mavi deniz buluştu gökle. Thomas Tranströmer