GERÇEK Duvarlar değil, gölgeler boğuyor kalbimi; nedir bu gölgelerde gülümseyen? Hangi yalnızlık bu çırpınan aysız acısıyla kollarının ve bitmeyen çığlıklarını geceye çarpan? Kim bu gizlice şakıyan yapraklar içinde? Kuşlar mı? Sanmam, bir anısıdır kuşların belki. Nesin sen bir yankıdan başka, bir yankı ancak, dağınık tüyler, bir yığın döküntü elimde kalan? Sevgiliyi öpmek değildir külleri öpmek. Ve kurumuş bir dalı kemirmek o kadar uzaktır ki ışıyan bu dudakları yükseldikçe parıltısına parıltı katan şu fildişi göğüse dayamaktan. Güneş, ey göz kamaştıran güneş! Bir yana bırakılır giysiler - hışırtılı, işe yaramaz kalıntıları şehrin. Gövde pırıl pırıl uzanır, çıplak, akan suları gibi bir kaynağın, dönencelerde yanan dalların arasında kendini duyuruşu gibi ekvatordan fışkıran hayatın. İç; tüket o güçlü ateşini öğle vaktinin- ışıklarını doruklara salıp tam bir esriklik içinde seni tutuşturan ve eriten. Ey güzel, hayatı sürdüren ölüm, közleri günün! Hayatına alevlerle son veren balta girmemiş orman! Vicente Aleixandre Çeviren : Cevat Çapan